Uzmanlara göre kadınların %15 ila %20’si gebelik döneminde birtakım psikolojik rahatsızlıklar ile karşılaşıyor. Hamilelik depresyonu olarak adlandırılan bu olayın kadınların gebeliğe ve çocuk sahibi olmaya hazır hissetmediklerinden dolayı ortaya çıktığı belirtiliyor. Depresyon belirtileri ilk üç aydan sonra bebeğin hareketlerinin hissedilmesiyle beraber ortaya çıkıyor. Son aylarda ise doğum ve bebeğe kavuşma isteği ile had safhaya ulaşıyor. Peki, gebelik döneminde görülen bu depresyon nasıl atlatılır? Anneliğe hazır olmamak, kadınların korkulu rüyası olan kilo artışları, vücut şeklinin değişeceği korkusu, bebek ile beraber hayatın değişeceği endişesi hamilelik depresyonunun arkasında yatan etmenlerdir.
Bunlardan kurtulmak için anne adayının en büyük yardımcısı eşidir. Baba adayları bu gibi durumlarda her zaman pozitif olmalı ve eşlerinin yanında olduklarını hissettirmelidirler. Aralarındaki iletişim her daim bunun üzerine kurulmuş olmalıdır. Bebeğin doğum sürecine birlikte hazırlanılmalıdır. Ayrıca doğum esnasında olabilecek olan çeşitli aksilikler, ağrı ve sancı süreçleri, doğum üzerine kurulan kaygı ve endişeler de anne adayını strese sokabiliyor. Bunun yanı sıra genelde doğum sonrası ortaya çıkan ve bebeğe dair sorularla birlikte gelişen depresyon çeşitleri de mevcuttur. Bunlar anne adayına bebeği tek taraf mı istedi veya bebeğin olması için herhangi bir ilaç kullandınız mı gibi soruların yöneltilmesi ile hız kazanıyor.
Uzmanlar hamilelik depresyonunun atlatılması için, hamileliğin doğal bir süreç olduğunu ve hayatın bir gerçeği olduğunu, depresyon geçiren kişiye aktarılması gerektiğini bildiriyor. Ayrıca bebek sahibi olmayı bekleyenler için doğum mekanizmasının nasıl gerçekleştiğini bilmelerinin önemini vurguluyor. Son olarak doğumu kolaylaştıracak egzersizleri, uygulamaları eşlerin birlikte yapması gerektiğine de dikkat çekiyor.